Bayburt Kalesi, Karadeniz’i Basra Körfezi'ne bağlayan ticaret yolu üzerinde bulunmaktadır. Bu yolu izleyen her seyyahın uğradığı kalenin adı, önem, ihtişamı ve günlük yaşamıyla ilgili pek çok bilgi mevcuttur. Şehrin kuzeyinde yalçın kayalar üzerinde inşa edilmiş olan kalenin kimler tarafından yapıldığı kesinlikle bilinmemektedir. İlk yapının Ermenilere ait olduğu öne sürülse de, Bağrat sülalesi zamanında (885 – 1044) varlığından söz edilmektedir. Kale Türklere geçmeden önce Roma, Ermeni, Bizans, Arap ve Kommenos hakimiyetlerinde kalmıştır.
Zengin bir tarihe sahip olan Bayburt Kalesi’nin birçok defa onarım gördüğü duvarlarında görülen farklı inşaat ve tarihi kaynaklardan anlaşılmaktadır. Bizans İmparatoru I. Justinianus zamanında onarılan kale, Selçuklu Hükümdarı II.Kılıçarslan’ın oğlu ve Erzurum Meliki olan Tuğrul Şah (Ö.622/1225) özellikle Trabzon İmparatorluğu’ndan gelecek saldırılara karşı âdeta yeniden inşa ettirmiştir. Kale üzerinde bu yapımı belgeleyen 20 adet Arapça kitabe mevcuttur. Daha çok kapılarla şehre bakan cephelerdeki burçlarda yoğunlaşan kitabelerin 17'si Tuğrul Şah Dönemi, bir adeti Kanûnî Dönemidir ve diğer iki adeti okunamamıştır. Bir müddet de Akkoyunlular’ın elinde kalan kale 1514 yılında Osmanlılara intikal ettikten sonra Kanûnî Sultan Süleyman ve III. Murat dönemlerinde de büyük onarımlar görmüştür.
1647’de Bayburt’u ziyaret eden Evliya Çelebi kale içinde 300 evlik bir mahalle ile Ebü’l Feth Camii’nin bulunduğu yazmaktadır. Zaman zaman işgal ve tahribata uğrayan kale, en son olarak 1828 Osmanlı – Rus savaşı sırasında Ruslar tarafından büyük çapta tahrip edilmiştir . Ayrıca bu kaleye “Çinimaçin Kalesi" de denilmektedir. Kaleye bu ismin verilmesine sebep olan çini süslemelerdir. Bunların dış yüzeylerinde tezyinat olarak mor ve yeşil renkli firuze çiniler kullanılmıştır. Gerek savaşlar, gerekse tahribat yüzünden bu gün bu çinilerden eser kalmamıştır. Bayburt Kalesi, ayrıca Dede Korkut hikayelerinden “Kam Büre Oğlu Bamsı Beyrek Boyunu Beyan Eder” adını taşıyan hikayede Beyrek'in (Bey Böyrek veya Bamsı Böyrek) fethedip ün kazanmak için yola çıktığı kaledir.
Aydıntepe Yeraltı Şehri
Bayburt'un Aydıntepe ilçesinde yer alan kent , tüf içerisinde , yüzeyden 2-2,5 metre derinde başka yapı malzemesi kullanmadan ana kayaya oyulmuş galeriler , tonozlu odalar ve bu odaların açıldığı daha geniş mekanlardan oluşmaktadır . Yaklaşık bir metre genişliğinde ve 2 ile 2,5 metre yüksekliğinde tonoz örtülü galeriler yer yer her iki yana genişlemektedir . (3 x 8 Metre ) Kareye yakın planlı odalar bu mekana açılmaktadır. Ayrıca gözetleme mekanlarının oluşturduğu havalandırma amaçlı konik biçimdeki deliklerin , galeri odalarını aydınlatmak için duvarlara delik açıldığı gözlenmektedir . Halen kazı çalışmaları devam edilen kent hakkında şu an ileri sürülen iki görüş öne sürülmektedir , bunlardan biri ; bu kentin , bölgede daha önce sözü edilen Halde şehrine ait olduğu , Halde'nin "Khalde" olduğu eski ismi Hart (Aydıntepe) olan ilçenin isminin de "Halt" dan geldiği görüşü mevcuttur . Diğer görüşe göre ; Hart'ta bu yer altı kentinden başka Geç Roma Erken Bizans devirleri arasında yer alan bir mezarın ortaya çıkarılması , Hıristiyanlığın henüz yerleşmediği bir devirde bu bölgenin bir sığınak teşkil ettiği, Romalılar tarafından kovulan ilk Hıristiyanların bu bölgeye geldikleri ve sığındıkları , yer altı kentinde bu Erken Hıristiyanlık dönemine ait olabileceğidir.
Saruhan Kalesi
İlin merkezine 35 km. mesafede bulunan Saruhan köyündeki kalenin gözetleme amacıyla yapıldığı tahmin edilmektedir . Trabzon'da bulunan Pontus İmparatoru Mithridates savunma amacı ile Gümüşhane , Bayburt, Kelkit ve Erzincan 75 adet kale yaptırdığı tarihi kayıtlarda mevcuttur Bu kalenin onlardan biri olduğu sanılmaktadır. Kalede tarihi aydınlatacak herhangi bir kitabe mevcut değildir .
Bu kalelerden başka , Saruhan kalesi gibi savunma ve gözetleme amacı ile kurulan ancak günümüzde , harabe durumunda olan Demirözü ilçesine bağlı ve ilin merkezine 40 km. mesafede Bayrampaşa köyünde bulunan kale kalıntıları , yine ilin merkezine 42 km. mesafede bulunan Kitre Köyü kale kalıntıları ve ilin merkezine 27 km. mesafede bulunan Çayoryolu (Sünür) köyü kale kalıntıları mevcuttur .
Varzahan Kiliseleri (Uğrak Kiliseleri)
Bayburt'un 10 km. kuzeybatısında bulunan bu kilise ilk kez A.H.Layart tarafından görülmüş ve daha sonra H.F.Tozer, E.Warkworth, H.B.Lynch, W.Bachmann, J.Strzgowski, D.Winefield ve J.Wainwright tarafından incelenmiştir. Günümüze yalnızca kalıntıları gelebilen bu bölgede X.-XIII.yüzyıllar arasında yapılmış çok sayıda kilise bulunmaktadır. Nitekim bazı kaynaklarda Ortaçağda kiliselerin olduğu bu yerde Varzahan kentinin bulunduğundan da söz edilmektedir.
Bayburt'ta günümüze gelebilen üç kilise köye egemen bir tepe üzerinde yapılmıştır. Bunlar XII.yüzyıla tarihlendirilmektedir. Bu kiliselerden bir tanesi Oktogon, diğeri de Yunan haçı planlıdır. Üçüncüsünün plan düzeni yıkılmış olduğundan anlaşılamamıştır.
Varzahan Oktogonu sekiz köşeli bir yapı olup, günümüze oldukça iyi bir durumda gelmiştir. Kilisenin yalnızca kuzeydoğu duvarı yıkılmıştır. Apsit doğu cephesinde olup, dışarıya doğru çıkıntı yapmaktadır. Yapının içerisindeki köşe ayakları ve sekiz köşeli, altı sütun ana duvarların içerisinde bir koridor oluşturmaktadır. Ancak buradaki sütunlar duvarlarla bağlantısız olup, kemerlerle birbirine bağlanmıştır. Sütunların balık kılçığı motifli sütun başlıkları bulunmaktadır. Oktogonun köşe trompları üzerine oturan bir kubbe ile örtülü olduğu sanılmaktadır. Bu oktogon kireç taşından özenli bir işçilikle yapılmıştır. Duvarların dış yüzlerinde üç köşeli nişler bulunmakta olup bunlar yuvarlak kemerlerle birbirlerine bağlanmıştır. Ayrıca buradaki burmalı ve yarım sütunlar da onları tamamlamıştır. Dış cephedeki bu mimari elemanlar gotik üslubu yansıtmaktadır. Bununla beraber yapıda İran ve Selçuklu etkisi de görülmektedir.
Dede Korkut Türbesi
İlimin güney doğusunda merkeze bağlı 39 km. mesafedeki Masat köyünün hemen çıkışında yapılış şekli ve mimari tarzı ile çok eskilere uzanan ve halk arasında Alî Baba diye geçen türbe Alî Baba (Büyük Baba) anlamında kullanılan ve bütün Türk dünyasını yakından ilgilendiren, Dede Korkut'a ait olduğu söylenen türbedir . Türbenin üzerinde eski Türkçe 718 rakamı görülmektedir . Yapılış şekli ve kullanılan malzeme bakımından adı geçen kişiye ait olabilecek karakterdedir. Anıt türbe Orhan Şaik Gökyay'ın 1986 basımı Dede Korkut Hikayeleri Kitabında resimli olarak yer almaktadır .
Bayburt Evleri
Türk sivil mimarisinin örneklerini bir araya toplamıştır. Bu evlerin mimarisi ve yapı malzemeleri genellikle iki veya üç katlı olup karkas yapı malzemesini kapsamaktadır. Bu evlerde avlu ve sofa çevresinde odalar yerleştirilmiştir. Bayburt evi bütün bölümlerinin yanı sıra, terek, kurun, teci, kehriz, caş taşı, ambar, yüklük, ocak, kahvelik, keyveni direği, fort bacası, hepen, güvercin bacası, kırman gibi bölümleri de kapsamaktadır. Ayrıca dam denilen ahır ve samanlık bölümü de merek diye isimlendirilmiş olup, evleri tamamlamaktadır. Yapı malzemesinde kullanılan taşlar Bayburt'un yöresel taşlarıdır. Bayburt'un yetiştirmiş olduğu taşçı ustaları Anadolu’nun bir çok yerinde sivil mimari örneklerini ortaya koymuşlardır.
Ulu Camii
Anadolu Selçuklu Sultanlarından II. Gıyaseddin Mesut (1282 - 1298) zamanında yaptırıldığı kabul edilen caminin pek çok onarımlar gördüğü bilinmektedir. Son olarak 1967 yılında tümü ile ele alınıp ana plana uygun olarak yaptırılan caminin minaresi , mihrap önü kubbesine geçişi sağlayan mukarnaslı tromplardan bir kaçı ve asıl ibadet alanına açılan iki kapı orijinal yapıdan kalmaktadır . Caminin kuzey doğusunda bulunan minaresinin kaidesinde geçirdiği son büyük onarımı belgeleyen 1850 tarihli kitabe bulunmaktadır . Kare kaideli minarenin sekiz yüzlü pabuçluğunda ve yuvarlak gövdesinde geometrik ve bitki motifli mozaik çiniler Anadolu Selçuklu çinilerinin ilginç özelliklerini sergiler . Ayrıca caminin son cemaat yerinde beş kitabe mevcut olup , bu kitabelerden mihrabın iki yanında yer alanlar Osmanlıca iki ferman metnidir ve kadınların çalışma düzeni ile ilgilidir . Mihrabın hemen üstündeki kitabe Arapça bir kümbet kitabesidir ve 619/1222 tarihlidir . Dış duvar üzerindeki kitabe ise bir medrese kitabesidir , 1293/1820 tarihlidir . Son cemaat yerinin batı duvarındaki kitabe tamamen okunamamıştır.
Pulur (Gökçedere) Medresesi
Pulur Camii avlusunda bulunmakta olan ve L şeklinde tek katlı bir yapıdır. Ferahşat Bey tarafından yaptırıldığı sanılan Medrese daha sonra Akkoyunlu soyundan Süleyman Bey tarafından onarılmıştır. Medresenin 1517 yılında bitirildiği sanılmaktadır. Medresenin girişlerinde Farsça beyitler mevcuttur .
Pulur (Gökçedere) Ferahşat Bey Camii ve Medresesi
Bayburt Demirözü İlçesinin Pulur (Gökçedere) bucağında bulunan Ferahşat Bey Camisini Akkoyunlu Korkmaz Bey’in oğlu Ferahşat Bey 1517 yılında yaptırmıştır. Ferahşat Bey bu caminin yanı sıra medrese, han, hamam, imaret ve konukevi de yaptırmıştır. Ancak bunlardan han, imaret ve konukevinden hiçbir iz günümüze gelememiş, hamam ise harap bir durumdadır. Yapı topluluğunun kuzeydoğu köşesinde XVI. yüzyılın başında yapıldığı sanılan L biçimli beş bölümlü bir medrese yer almaktadır. Bu medresenin avluya açılan kapıları ve pencerelerinin kemerleri üzerine Farsça yazılı kitabeler bulunmaktadır. Yapı topluluğunun üzeri düz toprak damla örtülüdür.
Osmanlı mimarisinin tek kubbeli cami tiplerinden olan bu yapı iki renkli kesme taştan yapılmıştır. Yalnızca kare kaide üzerinde yükselen minaresi tuğladandır. Caminin önünde üç sütunun taşıdığı ve ibadet mekânının uzantısı olan duvarlarla desteklenen kubbeli, üç bölümlü son cemaat yeri bulunmaktadır. Yuvarlak kemerli kapısından kare planlı caminin içerisine girilmektedir.
Pulur Camii’(Ferahşat Bey Camii)nin güneyinde yer alan medrese, yığma yapım sisteminde inşa edilmiştir. Yapının inşasında malzeme olarak kesme taş kullanılmıştır. Tek katlı yapı, birbirine dik bir şekilde konumlanarak L planını oluşturan beş farklı bölümden oluşmaktadır. Pencereler açık renk kesme taşlarla girintili olarak çerçevelenmiştir ve üst kısımları yuvarlak kemer şeklindedir. Kapıların üst kısımları yine yuvarlak ve dilimli kemerlerle hareketlendirilmiştir. Medresenin çatısı çok yönlü eğimlidir ve sac malzeme ile kaplanmıştır. Saçak döşemesi ahşap kaplıdır. Su basman kotu bulunmayan medresenin ana girişleri camii avlusundan, yapının güney ve batı cephelerinde bulunmaktadır. Yazılı kaynaklardan edinilen bilgiye göre, medrese, Ferahşat Bey tarafından yaptırılmış, daha sonra Süleyman Bey tarafından onartılmıştır. Pulur (Gökçedere) Camii ile aynı tarihte, 1517 yılında, yapıldığı tahmin edilmektedir.
Bedesten (Taşhan)
Bayburt Bedesteni Ulu Cami yakınında ve çarşı içerisindedir. Geçirdiği bir yangın sonucunda kitabeleri yok olduğundan ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir.
Günümüzde Bayburt Belediyesi Sanat Galerisi olarak kullanılan Bedesten üç bölümden meydana gelmektedir. Yapım malzemesi taş ve tuğladan olup, giriş kapısının tümü taş süslemelidir. Bu nedenle de Evliya Çelebi XVII. Yüzyılı başında Bayburt'u ziyaret ettiğinde bu bedestenden "Gayet, süslü ve zarif" diye söz etmiştir.
Bedestenin ana mekanı kare planlıdır. Ortadaki bir payeden duvarlara uzanan sivri kemerlerle iç mekan dört bölüme ayrılmıştır. her bölümün üzeri de kubbelerle örtülmüştür. Ana mekanın batısında yer alan ikinci bölüm ince uzun dikdörtgen biçimindedir. Üzeri peş peşe sıralanmış kubbe ve tonozlarla örtülmüştür.
Saat Kulesi
Şehrin merkezinde ki Saat Kulesinin yapımına 30 Ekim 1923 te başlanmış ve 29 Ekim 1924 te de bitirilmiştir. Yapımına Tabur Köylü Muhittin Usta başlamış, Rizeli İbrahim Usta da tamamlamıştır. Saat Kulesi 21 m. Uzunluğunda minare görünümünde olup, çokgen kaide üzerinde sekizgen gövdeli olarak yükselmektedir. Ayrıca şerefesi olan kulenin üzeri kubbe ile örtülmüş ve baldaken şeklinde bir köşke benzetilmiştir.
Sünür (Çayıryolu) Kutlu Bey Camii
Akkoyunlular'ın kurucusu Turali Bey oğlu Fahrettin Kutlubey tarafından yaptırılan cami'nin, kapısı üzerindeki kitabeden M.1550 (H.957) yılında onarıldığı anlaşılmaktadır . Caminin minaresi ise M.1676 (H.1087) tarihli bir kitabeye sahiptir . 1548 de İran Şahı Tahmasp ordusu ile bu bölgeye hücum ederek etrafı yağma ettikleri gibi rast geldikleri insanları öldürmüşlerdir, bazı cami ve medreseleri yıkmışlardır . Bu arada Kutlu Bey Camii de tahrip edilmiştir . Cami ayrıca Kanuni Sultan Süleyman döneminde (1550 yılında) onarım geçirmiştir .
Zahit Efendi Camii
Merkez Zahit Mahallesinde bulunan cami 1514-1515 tarihleri arasında bu gün aynı mahalleye ismi verilen Zahit Efendi tarafından yaptırılmıştır . Birkaç kez onarım gören cami ve minaresi orijinal yapısını muhafaza etmektedir . Evliya Çelebi Bayburt'u ziyaretinde bu camiden bahsetmiştir .
1964 Bayburt doğumlu. İlk ve orta öğrenimi Bayburt’ta, lisans eğitimini 1985 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi Matematik Bölümünde tamamladı. Mesleğe Kars-Kağızman’da başladı. Öğretmenliğin yanı sıra, müdür yardımcılığı yaptı. Ardından özel sektöre geçiş yaparak Bayburt Güven Dershanesi'nde müdür olarak çalıştı. Sonrasında kurdukları şirket bünyesindeki Erzincan Güven Dershanesi'nde yöneticiliğe ve matematik öğretmenliğine devam etti.
Yapmaktan büyük onur ve mutluluk duyduğu 26 yıllık meslek hayatı boyunca aralarında çok sayıda akademisyen, bürokrat, işadamı, doktor, mimar, mühendis, hukukçu ve öğretmenin de bulunduğu çeşitli meslek gruplarından alanlarında başarılı sayısız bireyin yetişmesinde büyük emek sahibidir.
AK Parti’nin kuruluş aşamasında Bayburt İl Teşkilatının yapılanmasına fikirleriyle katkı sağladı. 2002 Genel Seçimlerinde AK Parti Bayburt Milletvekili Aday Adayı oldu. İlerleyen süreçleri yakinen takip ederek AK Parti adına yerel ve genel seçimlerde katkı sunmaya devam etti. 2014-2019 yılları arasında Ak Parti'den Bayburt Belediye Başkanı seçilen Mete Memiş, 2024 yerel seçimlerinde de Ak Parti adayı olarak tekrar Bayburt Belediye Başkanlığına seçildi. Memiş, evli ve 3 çocuk babasıdır.