Bayburt Belediyesi

Belediyemiz ve İHH’dan Kardeşlik İftarı…

Geri

Belediyemiz ve İHH’dan Kardeşlik İftarı…

12 Temmuz 2014

Belediyemiz ve İHH İnsani Yardım Vakfı işbirliği ile Bayburt’taki yetimlere kardeşlik iftarı verildi.

Öğretmen evinde verilen iftar yemeğine Milli Eğitim Eski Bakanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Ömer Dinçer Valimiz Mükerrem Ünlüer, Milletvekilimiz Bünyamin Özbek, Belediye Başkanımız Mete Memiş, İl Genel Meclisi Başkanı Yusuf Elçi, Ak Parti İl Başkan Vekili Lütfü Bölen, Ak Parti Merkez İlçe Başkanı Mustafa Daştan, Belediye Başkan Yardımcıları Nesimuttin Selçuk ve Şahin Kızılaslan, Belediye Meclis Üyeleri, bazı kamu kurum müdürleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, yetim çocuklar ve aileleri yanı sıra şehit aileleri katıldı.

“Bayburt’ta 224 Yetim Çocuk Var”

İftarın yemeğinin yenilmesinin ardından ilk konuşmayı yapan İHH İnsani Yardım Vakfı Bayburt İl Temsilcisi İlhami Polat, dünyada 300 milyon civarında yetim bulunduğunu bunların İslam coğrafyasında yaşadığını ve bu yetimlerin sayısının artmasında üzüntü duyduklarını belirti.

Yetimlerin organ mafyası, insan tacirleri, misyonerler tarafından büyük bir Pazar olduğuna değinen Polat, “İHH İnsani Yardım Vakfı dünyada ve ülkemizde 50 binin üzerinde yetime sponsor bulmuştur. Dünyanın çeşitli bölgelerinde yetimhaneler yapmak suretiyle o yetimlerimize sahip çıkıyoruz. Ve Türkiye’de de 10 binin üzerinde yetim çocuğumuzun ihtiyaçları vakfımız tarafından karşılanmaktadır. Bayburt il merkezinde bizim ulaşabildiğimiz ilk, orta ve lise çağındaki yetimlerimizin sayısı 71 adettir. Köy, kasaba ve ilçeler dahil edildiği zaman yetimlerimizin sayısı 224 tanedir. Ulaşamadığımız evlerin olduğu kanaatindeyim. Yetimlerimizin azlığından övünürüz biz. İnşallah sayıları fazla olmaz.  Bu yetimler bizim yetimlerimiz; bunlara komşuluk şefkatini göstermemiz gerekiyor” dedi.

“Bize Düşen Yetimleri Sevmek, Yetimlere Yardım Etmektir”

Programda bir konuşma yapan Belediye Başkanımız Mete Memiş, Dua suresinin yetimlerle ilgili Türkçe mealini okuyarak, “Yüce yaradan Habip-i edibine böyle buyuruyor. O kutlu peygamberde bizlere buyuruyor ki, ‘Allah’ın en çok sevdiği ev içerisinde yetimin bulunup o yetimin ikram gördüğü evdir.’ Bize düşen yüce yaratıcının kulu olarak ve o kutlu peygamberin ümmeti olarak onların emirlerine ittiba ederek yetimleri bulup, yetimleri okşamak, yetimleri sevmek, yetimlere yardım etmektir. Bizim vazifemiz budur. Dua ve temenni ediyoruz ki, dün olduğu gibi bugün de yarın da Bayburt Belediyesi olarak yetimlerimizin, şehit yakınlarımızın yanında olacağız. Türkiye Cumhuriyeti devleti de hep yetimlerin ve şehit yakınlarının yanında olacaktır, onları okşayacaktır, onları memnun edecektir. Bu duygu ve düşüncelerle mübarek Ramazan ayının tüm fertlerimize, ailelerimize, şehrimize, ülkemize, İslam coğrafyasına ve tüm insanlığına huzur, barış ve sevgi getirmesi temenni ve duasıyla tekrar hepinizi saygılarımla selamlıyorum. Hayırlı akşamlar diliyorum” diye konuştu.

“Her Çocuk Bir Aile Ortamı İçinde Hayatını Devam Ettirmek İster”

Milli Eğitim Eski Bakanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Ömer Dinçer ise yaptığı konuşmada şunları kaydetti:

“Toplumumuzun geleceği çocuklardır. Çocuklar hem bugünümüzün hem de geleceğimizin temel taşları olarak karşımızda duruyorlar. Her aile çocuğunun iyi bir geleceğe sahip olmasını ister. Her anne baba onları yetiştirmek, hayata hazırlamak onları iyi bir yerde görmeyi arzular. Her çocuk da bir aile ortamı içinde yetişme, anne babanın şefkatine olmayı birer aile aidiyeti içerisinde hayatını devam ettirmek ister. Bunları çok tabi haklardır. Normal şartlarda bunların sağlanabilmesi için de devlet elinden geleni yapar. Mesela çocuklarımızın sağlıklı doğması ve sağlam bir eğitim almaları çok önemli mevzulardır. Bu güne kadar bunlarla ilgili de ülkemizde çok önemli gelişmeler oldu. Bundan 8-10 yıl öncesinde doğum esnasında ölen bebek oranlarımız binde 40’larda idi nerdeyse. Şimdi bu oran binde 10’ların altına düştü. Çocuklarımızın eğitimi, okullaşma oranları oldukça yükseldi.  4+4+4 ile birlikte 12 yıllık eğitim zorunluluğu geldi. Bütün bunlar çocukların hayata tutunmaları ile alakalı konular. Hatta bundan önce hatırlarsanız maddi durumu el vermeyen ailelerin çocuklarını ilkokul, ortaokul ve liselerde okutmaları karşılığında erkek ve kız çocukları olmak üzere farklı oranlarda ailelere ücretler ödenmeye başlandı. Yine bunlar çocukların okuması ve hayata tutunmaları ile alakalı meselelerdir. Şimdi her zaman bir çocuğun bir aile içerisinde büyümesini temin etmek mümkün olmayabiliyor; Zamansız ve beklenmedik durumlar sebebiyle veya başka gerekçelerle bir çocuk annesinden ya babasından ya da her ikisinden de ayrı bir hayatı idame etmek zorunda kalıyor.  Tabi bu sıcak bir yuva, aidiyet duygusunun pekişmesi ve şefkatle büyüme meselelerinde onlar bu tip durumlardan mahrum kalıyorlar. Bu mahrumiyeti telafi etmenin yegâne yolu ise toplumun kendi içerisinde mekanizmalar üretmesi ve bunu çocuklara sunabilmesidir. Devlet bir taraftan bunu sunmakla mükelleftir. Ama öbür taraftan da toplum da kendi içerisinde bu mekanizmaları üretmelidir.”

“Çocuk Haklarını Koruyacağımızı Tüm Dünyaya Deklare Ettik”

“Yetim çocuklarımızın ya da engelli çocuklarımızın sorunları üzerinde konuşmak mesele değil, onların hakları üzerine konuşmalıyız. Yani onların hangi meselesi var, hangi sorunları var, hangi derdi var; bu çok geleceksel bir yaklaşımdır. Hâlbuki biz Ak Parti hükümeti olarak onların hangi hakları var ve bu hakları almalılar diye meseleye yaklaşmaktayız. Bu yaklaşım tarzı esasta önemli bir farklılıktır. Bu farklılığımızla da biz çok mesafeler kat ettik. Mesela Türkiye de sadece yetim çocuklar değil, aynı zamanda bütün çocuklarımızı kapsayacak Çocuk Hakları Sözleşmesi imzalayarak Türkiye’de çocuk haklarını koruyacağımızı tüm dünyaya deklare ettik. Aldığımız tedbirlerle de yetim çocuklarımızın haklarını korumaya çalışıyoruz. Tabi biz devlet olarak tüm imkânlarımızı bu alana sevk etmiş durumdayız. Aile dağıldıktan sonra ya da çocuklarımız yetim kaldıktan sonra devlet koruması sağlanıyor. Çok geleneksel yöntemlerle yurtlarımız var, çocuklarımızı oralarda barındırıyoruz. Aşağı yukarı bu tip kurumlarda yaklaşık 13 bin çocuğumuzu bakıyor ve onlara elimizden geldiğince bir ailede karşılanabilecek ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. Fakat son yıllarda aile ortamında sağlayabilecek değişiklikler yapmaya başladık. Bir kurumda bakmak yerine, bir yuvada bakmak yerine aile ortamında bakmanın yollarını da arıyoruz. Öncelikle bir yetim çocuğumuzun annesi, teyzesi, babaannesi, anneannesi ya da yakın bir akrabası varsa onların yanında bakılmasını istiyoruz. Dolayısıyla çocuklarımızın kendi ailelerinde bakılmalarına yönelik tedbirlerimizi arttırdık. Bu uygulamalara yönelik motive edici çalışmalarımız da var. Bu minval üzere yaklaşık 54 bin çocuk kendi ailesi içerisinde bakılıyor ve bunlara biz finansal destek sağlıyoruz. Aşağı yukarı aylık olarak bunlara sağladığımız destek 540 bin TL civarındadır. Eğer bu yöntem sağlanamıyorsa geniş araştırmalarla şartlarını değiştirmek suretiyle çocuklarımızı koruyucu ailelere veriyoruz. Koruyucu ailelerimize yılda 700 civarında çocuğumuzu teslim ettik. Ülkemiz de şuanda 13 bin 100 civarında çocuk koruyucu ailelere teslim edilmiş durumdadır. Şayet bu da mümkün olmuyorsa yurt ortamından çıkıp bir aile ortamı gibi yetişsinler diye yaş guruplarına göre sevgi evlerine yerleştiriyoruz. Kız ve erkek çocukları ayrı olmak kaydıyla dairelere çıkardığımız çocuklarımıza bir öğretmen ve bir bakıcı anne tahsis ederek onların bir aile içerinde kardeş gibi büyümelerini sağlıyoruz. Bütün bunlara baktığımızda aslında biz, imkânlarımız daha da artırarak ülkemizdeki bütün yetim çocuklara bakabilecek potansiyele sahibiz. Yeter ki sivil toplumlarımızla birlikte devlet olarak el ele vermiş olalım. Yeter ki biz çocuklarımıza sahip çıkalım.”

“Biz Hem Öksüz Hem De Yetim Olan Bir Peygamberin Ümmetiyiz”

“Bizim toplumsal bir değer olarak bir inanç sistemine sahip olduğumuzu da ifade etmek lazım. Biz hem öksüz hem de yetim olan bir peygamberin ümmetiyiz. Biz yine ayrıca Kur’anı Kerimde emredildiği şekliyle yetimi dışlayan onu şiddetle azarlayan bir tavır içerisinde olamayacak bir inancı taşıyoruz. Kur’anda yetimi azarlayan ve onu dışlayan kişi telin edilmiştir. Yoksula ve miskine sahip çıkmayan ve onların ihtiyaçlarını karşılamayanlar kınanmıştır. Bu açıdan inanç sistemi olarak da sağlam bir zemine sahibiz. Ben bu anlamda katkı sağlayan herkese çok teşekkür ediyorum. Hem sivil toplum örgütlerimize, bu konuda çaba sarf eden İHH’ ya bunun dışında bu akşam bizleri bir araya getiren, sizlerle birlikte iftar yapma şerefi sağlayan belediye başkanımıza, davete icabet eden yetim çocuklarımıza, ailelerine ve şehit yakınlarımıza çok teşekkür ediyorum. Bayburt’ta da olmaktan ayrı bir mutluluk duyduğumu da ifade ediyorum. Ben bu vesileyle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyor, Ramazan Bayramınızı şimdiden tebrik ediyorum.”

 Program çocuklara ve ailelerine çeşitli hediyeler verilmesiyle son buldu.